Milas’ın ünü ülke sınırlarını aşan halıları, altın sarısı kumları, yaşanmışlık kokan tarihi evleri, şirin çarşısı, zeytin bahçeleri, masmavi denizi, çam ağaçlarıyla çevrili bakir doğası ve antik kalıntıları ile doğal bir film platosunu andırır. Muğla’nın sonra ikinci büyük ilçesidir. Büyük şehirlerin karmaşasından sonra sakinliğin tadını çıkarabileceğiniz, taptaze yiyeceklerle hazırlanmış leziz bir kahvaltı ile güne başlayabileceğiniz ve temiz havayı tüm hücrelerinizde hissedebileceğiniz bir yerdir Milas.
Gelir gelmez göze çarpıyor insanların tatlı telaşlı rahat ve iyimser tavırları. Şehir egenin tüm özelliklerini içinde saklamış. Şehrin düzenliliği konusunda çok iyimser olamayabilirim. Evler birbirine yakın ama binalaşarak belki geçmişten gelen kültürel mirasını koruma da pek de başarılı olduğu söylenmez.. tarih her metre karesinde var fakat tarihin korunması son zaman bilinçlenmesiyle var olanlara dokunmama şeklinde biçimlenmiş. Milas turizm açısından tüm kategorilere uygun. Doğası, denizi, tarihi , kültürel özellikleri görülmeye kesinlikle değer.
Belirgin bir şekilde insanları huzurlu ve mutlu. Modernleşmenin ve gelenekselciliğin turizmin etkisiyle bocalamış bir kültürel yapıya kaydığını belirlemek hiçte zor değil. Değişik kültür ırk ve dini düşünceye sahip insanlar turizm kenti olması sebebiyle ortak bir payda da buluşsa da yine de kültürel özgürlükten tam anlamıyla bahsetmek zor. Tabi bunun en önemli sebebi kıyı ilçelerine göre daha içerde kalması halkının görece daha kırsal yaşantısının etkisi diye düşünüyorum..
Uyku Vadisi, Herakleia Antik Kenti,Çökertme Koyu,Bafa Gölü Milli Parkı, Labranda Antik Kenti, Şeytan Yalısı,Milas Athena Tapınağı gibi daha birçok tarihi ve turistik yerleriyle kesinlikle görülmesi yaşanılması gereken bir şehir.
Yayın hayatına başlayan muğlatravel sitesinin ilk yazısı olarak gurur verici ve daha detaylarla anlatılıcak Muğla’ının tüm köşe bucakları.. bizi takip etmeyi ve önerilerini bekliyoruz..